Değil galiba. Kaskatı kesilmek gibi bu. Ya da yeni aldığım bisikletle babamın çiçekleri için yeni hazırladığı çukura düşmek. Bu da değil sanırım. Kollarım kan içinde çünkü, ancak acı yok. Dizlerim mosmor, ancak his yok. Bu böyle olmamalı sanırım, doğru tarifi bulmuş sayılmam. Fazla doz bir ilacın açtığı zehir gibi bu belki ya da değil. Ne fark eder ki ? Tamam konumuza dönelim. Evet bir,iki,üç tıp. Olmadı sanırım dalamadım acının kör kuyusuna. Aman ne komik zamanlama. Dönüşler olmalı bazen bana göre. Ama öyle gayriihtiyari olmalı bunlar. Daha çok bir bebeğin zıbına sokuluşu, bir ölünün kefene sarılışı gibi; mecbur ve bir o kadar da düşünmeden, beklemeden. Dönmeye ihtiyacım var biliyorsun sevgilim. Aidiyetimi sarmalayan o tonla şeye köpek gibi hasret çekiyorum. Bir kaç senedir onlardan birinin içinde bulunduğun için mutluluk duyabilirsin. Ne yapayım böyleyim işte ben de. Uzak kalınca anlıyorum bazı şeyleri ya da dahada uzaklaşıyorum tümden o "bazı şeylerden". Kendimden kopuk gibiyim zaten biliyorsun. O bana sununmuş bir alın yazısı gibi. Ben de hiç kuşkusuz onu reddetmeye çalışmıyorum. Seviyoruz böyle birbirimizi, karışmayın bize zaten. Seviyoruz dedim; evet sevdiğim şeylerde var. Bir var, iki var, sen var. Yarın bazı şeyler için yorgun olabilirim sevgilim, zaman beni rahat bırakmıyor. Biraz öyle, biraz böyle deşmeden duramıyor yaramı. Neyse yaradır bu; temizlenir, sarılır, bir güzel öpülür ve iyileşmeye bırakılır.
İyileşince bırakılmamalıdır.
İstanbul
2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder