9 Ocak 2024 Salı

Boşuna aldanışlar, aldırışsız adanmışlıklar

Ben işte gecenin bir yarısı bekleyen kendimi ve kendimce olanı. Ben işte bu hayasız bekleyişlerle yitiren kendimi, ben işte. Zamanın uçsuz bucaksız bir kentinde yapayalnız ve bir o kadar kalabalıktan memnuniyetsiz akışkan varlık. Saptanmış bir bilgesizlikle aldanan, aldatan ve bir o kadar kendinde olmayan ben. Ey gecenin karanlık ve sessiz çukuru; al beni içine, sakla ve bir daha çıkarma yer yüzüne. Taş üstünde taş bırakma bu ipsiz dünyamda. Salıverdir kendimi, yalpalamadan bırakayım şöyle bir mahkûmiyete esaretimi. Şarkıların cilvesine, güzelliğine kandım; kendimce eğlendim ve yandım. Küllerimi savur etrafa, kurut meyvesiz çırpılarımı. Ey mabetlerin ihtişamlı kubbesi; büyütme daha fazla yüreğimdeki yangını. Ya beni söndür ya da harla ki, daha da parlayıp yok olup gideyim ! 
Şarapların en kırmızısını, yer yüzünün en beyaz nergisini sevdim en çok. Toprağımla beraber, can suyumu armağan ettim tüm gecenin en karanlık yüzüne. Şimdi kararan toprağım, gök yüzündeki aydınlık yıldızlarca fark edilecektir. Yalnız karanlık bulutlar ay ışığıyla bezenir, gelin gibi parlar bir nergis gibi. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Havada Bir Hinlik Var

Durmak bilmez taşkınlarıma zamansız bir şekilde set çekebilmeyi bazen seviyorum. Gündelik yaşamın beraberinde getirdiği monotonluğu, en azın...